KİLLİGİL VE DİĞER SAVUNMA SANAYİCİLERİMİZ


OYUNLAR HER DEVİRDE AYNİ

ABD’nin silah yardım programı ve Marshall Yardımı’nın etkisi neydi?ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, 5 Haziran 1947'de Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir söylevde, daha sonra kendi adıyla anılacak olan Avrupa'ya yardım planının ilk işaretlerini verdi. ...

Daha sonra Marshall Planı adını alan bu teklifi görüşmek üzere, 27 Haziran 1947'de Paris'te bir toplantı yapıldı.

Avrupa ülkelerine yardımlar verildi fakat, Türkiye'nin isteği sürekli ertelendi Üretime geçmiş olan bu mühimmat ve uçak fabrikalarının kapatılması ön koşuldu. Tabiiki kapatıldı ama yardımlar 1957 lerde verilmeye başlandı fakat, ödeme şartları değiştirilerek Türkiyeye özel bir paket uygulandı.

1 Nuri Killigil
2 Şakir zümre
3 Nuri Demirağ
4 Devrim arabaları

5 Vecihi Hürkuş
Bu isimlerin başarı hikâyelerinden yola çıkarak daha sonra karşılaştıkları engelleri ve karşılaştıkları olumsuzlukları gerçek sonuçlarıyla derlemiş bulunuyorum.

Onların yaptıkları birer gerçek vatanseverlik örnekleriydi, işin ilginç tarafı hiç bir devlet desteği almadan kendi öz sermaye ve projeleriyle büyük başarılar sağladılar. Her şey yolunda çok iyi giderken, bir gün geldi o başarıların üzerine başka bahane ve gerekçelerle gölge düşürüldü. Bir devletin can damarı denebilecek böylesine önemli fırsatları elinin tersiyle nasıl itildiğini öğreneceğiz.

Daha doğrusu bu 4 yiğit girişimcinin şahsında Türkiye Cumhuriyetine kazandırdığı büyük bir istikbali, egemen güçlerin pazarlıkları sonucunda elinden nasıl alındığını kısaca aktaracağım.

Okuduğumuz her sayfanın altında bir sonraki muteşebbis değerli işadamı için sıralı olarak linkler vardır, arzu eden diğerlerinide okuyabilir. Hepsinin iş kolu ve türevi ayrı fakat sistemin onlara uyguladığı hikâyenin senaryosu aynı. Bütün bu fabrikaların kapatılma sebebi ve tarihlerininde aynı zamanlara denk gelmesinin de bir tesadüf olmadığını göreceğiz.

Hilâl ve haç
savaşlarının başlangıcından itibaren İslama karşı acımasız savaşlar veren haçlı zihniyeti ve onların orduları, ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun o büyük gücü karşısında hep çaresizlerdi. Kabuklarına çekilmiş gibi gorünselerde hiç bir zamanda boş durmadılar. Oyunlarını her zamanki gibi arka planda yürüterek kirli savaşlarını insafsızca veriyorlardı.

Ve sonunda başardılar, içerden ve dışardan soktukları kriptolar ve lobilerle uzun bir uğraş sonucunda 19. yüzyılâ kadar hiç yaklaşamadıkları İslam coğrafyasına girerek 1920 sonrası bölgede güçlü bir otorite kurmayı başarmışlardı.. Yeni oluşturdukları sömürge devletlerin yanında artık gücünü yitirmiş bir Türkiyeyi zapturap altına almakta pek zor değildi.

Yüz yıllardan sonra böyle bir fırsatı yakalamışken, Türkiyenin bütün damarlarını kurutmuşken, sadece bir valilik statüsündeki bir ülkenin silah üretimi ne demek oluyor mantığıyla o hak Türkiyeye asla tanınmamalıydı.

Ve öyle olduu. 600 senelik bir İmparatorluğu yıkmak için harcanan çabaların boşa gideceğini ve yeniden güçlü bir Osmanlının doğacağını da iyi biliyorlardı. Her ne pahasına olursa olsun, Türkiyenin kendi hayrına atacağı bütün adımlarını engellemek ve bu savaşçı milletin, kendileri için tehdit oluşturan hiç bir faaliyetine izin verilmemeliydi. Malasef bütün planlar gerçekleşti, o mühimmat fabrıkalarının faaliyetlerine son verildi!!
Şimdi bakalım Nuri paşa neler yapmış, karşılığında ne bulmuş? 

•••
Ve gereğini yapmışlar..!!!!


KAFKAS İSLAM ORDUSU KUMANDANI NURİ KİLLİGİL (PAŞA)

"Enver Paşa'nın kardeşi Killigil, 1918 yılında Bakü'nün Rus ve Ermenilerden kurtuluşunu gerçekleştiren Kafkas İslam Ordusu Kumandanı olarak görev yapmış, Milli Mücadele'de görev almış komutan ve girişimcidir.

Cumhuriyet tarihinin ilk endüstriyel silah tasarımcılarındandır ve 1930'larda kurulan, 1949'da bir sabotaj sonucu havaya uçurulan Nuri Killigil Silah Fabrikası'nın kurucusudur."

(1-) NURİ KİLLİGİL SİLAH SANAYİİ'Nİ KURUYOR
Artık asker değildi ve yeni bir iş yapması gerekiyordu. Siyasete girmedi, ticarete atılmayı düşündü. Gençliğinden beri silah üretmek en büyük hayaliydi. Teknik bilgisi olmamasına rağmen, içinde hep bir şeyler icat etme arzusu vardı. Açtığı fabrikada silahlar üretmeye başlıyor. Tabancaları (Killigil) dünyanın en iyi 20 silahı arasında sayılıyor..

1933’te Zeytinburnu’nda döküm, seramik, soba yapmak üzere bir tesis kurdu. Resmi olarak bu tip madeni eşyalar üretiliyor olarak görünse de asıl üretimi, Millî Savunma Bakanlığı’nın verdiği izinle yapılan tabanca, tüfek, gaz maskesi ve hatta havan topu mermisi gibi askeri malzemeler üzerine idi. İlk büyük işi; Atatürk’ün kararnamesiyle 1934’te, Yavuz Gemisi topları için gerekli olan kanat emniyetli tapaların üretimi oldu. Daha sonra dağ topları için 24 bin tapa ve Heinkel uçaklarının bomba yapımı gibi işleri de almıştı.

Daha sonra fabrikasını iyice genişletti ve Sütlüce’de ikinci fabrikasını açtı. Türkiye’nin ilk özel savunma sanayi şirketi olan bu fabrika, ülkenin silah endüstrisindeki mihenk taşı oldu. 400 tezgah ve 500 işçi çalışıyor, tamamen yerli silah ve mühimmatlar üretiliyor, bu mühimmatlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin yanı sıra birçok devlete satılıyordu.

Nuri Killigil’in bu başarıları, Türkiye’nin milli ve yerli bir savunma sanayisi olmasını istemeyenleri rahatsız etti. Bir süre sonra Killigil, baskılardan dolayı fabrikasında silah üretilmeyeceğini açıkladı. Fakat üretim gizlice devam ediyordu.

YÜKSEK BİR PATLAMA SESİ DUYULDU
1944 senesi sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında hükümet Almanya'yı destekleyenlere karşı sert tedbirler almaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti yaralarını sarmaya ve kendi savunma sanayisini kurmaya çalışıyordu. Takvimler 1949'un 2 Mart'ını gösterdiğinde İstanbul'un Sütlüce mahallesinde yüksek bir patlama sesi duyuldu. Patlama Nuri Killigil'in sahibi olduğu silah fabrikasında gerçekleşti.

2 Mart 1949'da saat 17:10'da fabrikada faili meçhul üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Sonradan cephane deposuna sıçrayan ateş mermilerin patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. İçişleri Bakanı Ankara'dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.

Aralarında Nuri Killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. Nuri Killigil'in cesedi bulunamadı. Ve boş tabut defnedildi. Daha sonra Nuri Paşa'nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç'te su üstüne çıkmış ve cenaze namazı kılınmadan Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilmiş. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kalmış.

Resimde gördüğünüz minik tabutta yatan kişi
Gözükara bir subay, idealist bir memleket sevdalısı. Hayatı silahlarla geçmiş, gerçek bir silahşor, Türk savunma sanayisinin temellerini atan, itilmiş, horlanmış ve unutulmuş, unutturulmuş bir kahraman: Enver Paşa'nın öz kardeşi Nuri Killigil Paşa…


MİLLİ ENDÜSTRİ SEKTÖRÜMÜZÜ ORTADAN KALDIRDI

TBMM tarafından İstiklal Madalyası'yla onurlandırılan Killigil, Türk savunma sanayinin ilk özel sektör fabrikalarından birini, bunun yanı sıra Kütahya'da da bir çini ve seramik fabrikasını kurmuştu. Sütlüce'de kurmuş olduğu silah ve mühimmat fabrikası ise Türk Savunma Sanayi için önemli bir girişim oldu. Arap- İsrail savaşında ambargoya rağmen buradan Arap direnişçilere mühimmat satışları devam etti. Yapılan sabotaj çok önemli bir milli endüstri sektörümüzü ortadan kaldırdı.


***
Bir kısa analiz
Diğer girişimcilerimiz: "Şakir Zümre," "Nuri Killigil" "Devrim arabalar" "Nuri Demirağ" ve "VECİHİ HÜRKUŞ'"un 


uçak sanayi serüvenide çok basit sebeplerle bitmiş oldu! Benim Türkiyem işbilmez asker kökenli yöneticilerin oyuncağı haline getirilmiş belliki. Ancak küresel güçlerin emirlerini hiç düşünmeden uygulamışlar. Girişimcilik ruhunu, üretimi, emeğin kıymetini, sermaye ve ekonomiyi bilmeyen, zavallılar bunlar ne yazık'ki!!!

Aslında böylesine hayati önem taşıyan bu girişimlerin, Türkiye için büyük bir kalkınma hamlesi olacaktı. Türkiyeyi bir Almanya ve bir japonya yapacak olan bu projeler maalesef yarı yolda son buldu. Sanayi tarihimizde küçümsenemeyecek kadar bu beş ayrı girişimde akamete uğratılırken, aslında Türkiye istikbalini kaybediyor, istiklalini ve bağımsızlığını yitiriyor!!?


Bir not: CHP'li yetkililer bu kirli geçmişlerini temize çıkarmak için Nuri killigilin üretimine son veren kişinin Adnan menderes olduğunu iddia ediyorlar. Sadece istismara müsait olan bir noktadan hareket ederek tamamını o tarihe bağlıyorlar.. Havalimanını kamulaştırma mahkemesi uzun süreçten sonra 1950'lı yıllarda sonuçlanıyor hepsi bu!!

Şefik Karakelle

Yorumlar