15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ ve FETO

ASRIN EN BÜYÜK ŞEYTANI FETO'NUN 15 TEMMUZ İHANETİ

Paralel Devlet yapısı, (PDY) Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından, 15 Temmuz 2016 günü haince bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı bu güzel ülkemiz ve çok şükürki kahraman Milletimiz ve onun büyük lideri Erdoğan'ın vatan sevgisi bu ihaneti bastırmaya yetmişti..

Çok evveliyatına gitmeden bu hain'nin bir din adamı olarak vaazlık yaptığı, bir taraftan da Kuran talebelerine hizmet ettiği izmir kemeraltı camiinden başlayabiliriz..

Allahın dini islam ve Kurana hizmet eden İyi bir dinadamı olarak, etkili vaazlar eden, iyi talebe yetiştirirken, bulunduğu çevrede herkesin başı gözü üstüne bulunmaz bir hizmet eri olarak kabul görmüştü..

İyi talebe yetiştiren mübarek denilen bu zatın! önünü açmak için istediği her şey yerine getiriliyordu cemaat tarafından..
Zaman içerisinde cemaatin sevgisi ve güvenini iyice kazanan bu zat, sohbetlerinde hayır hasenat içeren seçilmiş hadisleri anlatarak damardan giriyor sahte ağlama krizleriyle, asri saadet dönemine vurgu yapıyordu.
-"Hz. Osman şu kadar deveyi yüküyle verdiğini, hz. Ömerin bütün hurmalıklarını bağışladığını", haz. Ebu bekirin tüm varlığını islam yoluna bağışladığını ağlaya ağlaya anlatıyordu..

Artık istanbul ve diğer illerede açılarak
-"Gün gelecek zekatınızı vermek için bir kişi dahi bulamayacağınız günler yakındır" gibi abartılı sözlerle gelecek zamanların hesabınıda kesiyordu ve o mübarek hadisleri istismar ederek, dinleyenleri servet bağışlayabilecek havalara sokuyordu..
Sonra gelsin burslar, himmetler, kurban paraları..


En önemli aktivitelerinden birisi, göstermelik olarak, Eyüp ve Beyazıt camilerine örgütle hiç tanışmamış yeni kişilerin alarak sabah namazına götürülmesi istenirdi.
Ardından birileri tarafindan kahvaltılar ikram edilirdi. 


Asıl amacın namaz kılmak olmadığı, sadece kişilerle sıcak temas kurulması gerektiği iyi biliniyordu. Yani gerçek amaçları zengin insanları avlamaktı. Aslında namaz gibi farz ibadetinin üzerinde O kadar durulmuyordu, ama zekat boyutu onlar için vaz geçilmez farziyetti. 
Yurt dışı gezileride bir taktik olarak gündemde olurdu bu konular tamamen parasal bir olaydı..
Sonra gelsin burslar, himmetler, kurban paraları..

Bu terörist kimileri tarafından büyük (alim) ve daha ötesi imalarla farklı hususiyetler atfediliyordu.! Arkasından onbinler koşuyordu, 
o nereye gitse onu tanıyan duyan kalabalıklar akın akın oradalarlardı. 
"Hizmet" deyince kulağa hoş gelen bu güzel mesajla, fakir fukara ve yetim çocuklara hizmet verdiği zannediliyordu.
Ama kim nereden bilsinki? (hocafendi!) bu paralarla Haçlıya hizmet ederek Türkiyenin canına okuyacaktı..

 
Her seviyedeki işadamlarını, yüksek düzey bürokrasiyi dahası, Erbakan hoca hariç 40 yıllık süre içinde gelmiş geçmiş tüm hükumetleride kullanarak kendisine hizmet ettiriyorlardı.

En çarpıcı yönüde uluslararsı desteklerle Cia, mossad ve masonik yapılarla bağlantılı bir örgüt olmasıdır. Buna kucak açan bir takım kuruluşlar ve siyasiler ne denli bir hain olduğunu bilselerdi önemli bir kısmı belkide destek olmayacaktı..

Türkçe şarkılarla milli duyguları kabartıyor, izleyen herkesi duygulandırıyor gururlandırıyor, (ilim adamlığı yanında)! vatanını çok seven kişi görüntüsünü verirken, ona gönül verenlerde halka halka çoğalıyordu.

Sonra gelsin burslar, hikmetler, kurban paraları..

Böylece İslama ve vatana hizmetleriyle gönülleri feth'ettiğini zannettiğimiz, koyun postuna bürünmüş bu sahte din adamı, sonradan bir kardinal olduğunu, ülkenin temeline bomba düzeneğini koyduktan sonra anlıyoruz..

AZILI BİR KATİLMİŞ MEGER!
En başta 40 senedir TSK'ya zaten sızmış olan bu hain örgüt, bir 
ergenekon ihtas ederek ordunun bütün kademelerini ele geçirdi. 

Şah damarları niteliğinde olan, valilik'ten çatısına kadar bütün yönetim birimlerini ele geçirmişti. En önemliside yargıyı ele geçirerek, kendi deyimiyle devletin bütün kılcal damarlarını ele geçirip devlet içinde paralel yönetimi oluşturmayı başardı.. Sıra Devlete kafa tutacak duruma gelmişti..

40 yıl bağlantılı olduğu anlaşılan bu örgüt Amerikadan aldığı emirler gereği, dinlemeler yapıyor,
algılar oluşturuyor, ona tabi olmayan muhalefet partilerinde lider değişikliği için komplo kasetleri oluşturup siyasetin kontrolünü elinde tutuyordu.

Daha sonra hükumetin dersaneleri kapatma kararına karşılık, kınında saklı duran kılıcını çekerek, isyan bayrağını açtı. Erdoğan ve hükumetini kendi medyasında sürekli itibarsızlaştırıyordu. Sonra, gezi olaylarında perde arkasından oynadığı deşifre oldu.
Nitekim daha ileri giderek komplo kasetleri ve mit operasyonuyla 17-25 aralıkta hükumeti düşürmeye kalkıştı..

Artık Devlete karşı kartını açık oynayan bu şer odağından gelecek tehlikeye karşı, Cumhurbaşkanı bu ihanet şebekesi için, 'FETÖ' 'PYD' terör örgütü olarak Milli güvenlik kurulundan karar çıkarıp terör listesine aldı.

Her geçen gün gelişen, büyüyen bir Türkiyeyi kabullenemeyip gözden çıkaran ABD, 17-25 aralıkta ve gezi ihanetinde yıkamadığı Erdoğan hükümetine karşı son seçenek olarak, silahlı darbeyi koymuştu FETO'nun önüne.. Buda hiç unutlmayacak olan 15 temmuz darbe ihanetiydi.

Sonra keferenin emriyle kendi Vatanını nasıl 'feth' etmek istediğini 15 Temmuzda tüm dehşetiyle yaşadık gördük...

Ama hesap tutmadı!
Rüya tabirlerinden kerametler çıkararak, oturduğu yerden kırk yıl hayal ettiği bir ihanet senaryosuyla her şeyin gerçekleşeceğini umuyordu. Kanlı bir darbe yaparak haçlıyı memnun edip, (Kendi mankurt şakirtlerinede) yeni bir dünya bırakacağına inanmış ve inandırmıştı..

Ölümüne!
Vatan sevgisi nin imandan olduğunu iyi bilen, osmanlının son mirası, bu kadim topraklar ve Ayyıldız Bayrağı indirtmeyecek olan
Yavuz'ların Fatih'lerin ve Kanunilerin bu günki son temsilcisini Erdoğan dan bi haberdi bu kefere İTİ. 

Bu milleti kendisi gibi hain zannetmiş olacak ki!
- Hani diyorduya bir Feto piçi, "bizim insanımız direnemez, silah kullanmasınıda, gelen mermiye karşı da kendisini korumasını bilmez" diye!
Ömrü haçlının çanağını yalamakla geçen o kefere uşağı sahibinin sesiyle konuştuğunu o an ibretle izledik. Bu Milletin en zor günlerinde, nice istiklaller kazanmış kahraman ecdadın torunları olduğunu dahi bilemeyecek kadar soysuzlaşmış gafil köpek..


Lider!
Öyle ucuz ihanetlere pabuç bırakacak biri olmadığını, bu millet iyi biliyordu. geçmişten bu güne dersine iyi çalışmıştı o lider. Bir düdük çaldığında, veya bir telefonla, arkasına bakmadan şapkasını alıp kaçanları utançla izliyordu...

O biliyodu haçlı kahpesinin bu işin içinde olduğunu ve onlarında bir hesabının olduğunu
. Darbeyi yaptıktan sonra da, Bakın Türkiye demokratikleşti, bu Erdoğan diktatörü asılmalı diyeceklerinidi! Sonra Türkiye, ya bölünmüş olacaktı yada iç savaşlarla yıllarca kan akıtılarak sefalet içinde yaşayacaktı..


Ve Lider "ölümüne!" dediğinde, meydanların Allahu ekber nidalarıyla doldu..
Baş komutan "Çıkın meydanlara" demişken hiç durmak yaraşırmı bu alperen millete. Yaşamanın ne anlamı kalır fitnenin ihaneti ocağa düşmüşken.. abdestini alan eşiyle çocuğuyla helalleşip evinden çıkarken savaşı çoktan kazanmıştı bile. 

Lâkin silahı yoktu vatan sevdalıların. Ama bir vatan sevgisi birde imanı o çağrıya Allah için vatan için icabet etmişti. Küffarın ayak bastığı yerde yaşamak zaten ölümdür. Belki elimden hiç bir şey gelmezse şehit olurum diye yürüdü meydanlara.. 

Nitekim öyle oldu. Kadını erkeği, çocuğu, engellisiyle, bu vatan bizim vatanımız alçaklara teslim etmeyiz diyerek, bütün dünyaya hiç unutamayacağı bir ders verildi.

Çok şükürki darbe gerçekleşemedi çünkü İman galip geldi. Bu topraklar bana aittir diyen Vatansever korkusuzların cesareti ve çıplak eli gökten yağan füzelere üstün geldi.

Kutlu Olsun
Vatan için, Bayrak için, Ezan ve mukaddesat için..
Hürriyetinin elinden alınmasına müsade etmeyipte o uğurda mücadele ederek ölümün üstüne yürüyen, analar, bacılar, yaşlı genç, katkı sağlayan tüm gönüllülerden Allah razı olsun. 
Bu şanlı zaferde demokrasiden yana dik duran tek siyasi parti ve onun lideri Devlet bahçeli'ninde katkısı çok büyüktür yücedir Allah ondanda razı olsun...

Gözünü kırpmadan, sinesini zırh delici kurşunlara siper edip, Bayrağı için şehadet şerbetini içenlere...
Emredersin komutanım diyerek gözünü kırpmadan haini alnından vurup şahadet şerbetini içen Ömer halis Demir gibi kahramanlarımızın şahadetleri pir nur olsun..

Ey küffarın uşağı eğer sen bu çizgiyi geçersen! bu Vatan bir Lbya, bir Irak, bir Suriye, bir Mısır olacaktır. İşte ben o çizgiyim deyipte, tankın önüne boyluca uzanıp yatanlara, üstüne çıkanlara kutlu olsun..

Ve...
Kutlu olsun! Ölümüne yola çıkıyorum diyen, asrın kahramanı DÜNYA LİDERİ RECEP TAYYİP ERDOĞANA ve dava arkadaşlarına kutlu olsun. Selam olsun... 
Gazamız mübarek olsun nice hayırlara vesile olsun...




4 yıl kadar bu hainlerin içinde bulundum 1994 senesinde ayrıldım. Cemaat içinde 30 yıla kadar Türkiye yönetimini bizim inançlı kesim ele alacak sözlerini sık sık duyardım. Lakin İslâm adına hiç bir faaliyetlerini görmediğim gibi, hoca denen adamın, islâm dini adına çok tartışılan karşı tezler uydurduğunu gördüm. 
Keza siyaseten çıkar amaçlı islam düşmanlarıyla kolkola yürüdüğünü gördüm. Ayrıca maneviyat yerine maddeyi ön plana alan bir saadet zinciri izlenimini aldım ve ayrıldım. 

Yüce Rabbim! bu Feto'nun ona destek verenlerin ve tüm işbirlikçilerinin yaptığı ihanet ve zulümleri kendi başlarına musallat etsin kahretsin.. AMİN
Şefik Karakelle
13 Ekim 2016 Perşembe

Yorumlar