DEVLETİN TEPESİNDE KADEH YOK ARTIK KURAN VAR


Değerli Cumhurbaşkanımız Erdoğanın ilk Başbakan olduğu yıldı.
Bir milli bayram günüydü, muhtemelen Cumhuriyet bayramıydı.
Ayni günün akşamı Cumbaşkanı A Necdet sezer kokteyl verdi. Protokol gereği sırasıyla Sezer, Başbakan Erdoğan ve Deniz baykal, ayni masayı paylaşıyorlardı.. 

Başbakanın önünde meyve suyu, diğer iki zatın önünde alkollü içki vardı.
Baykal: kendi önündeki alkolü Başbakanın önündeki meyve suyuna yakın koyarak, daha sonra meyve suyunu ağzına götürdü ve durdu. Başbakana dönerek, sayın Erdoğan bu elimdeki meyve suyu, yoksa benim içkimi sizmi aldınız diye sordu?

Erdoğan:
- O an kendisiyle dalga geçtiklerini anlamıştı ve hiç cevap vermedi sadece Baykalın yüzüne uzunca baktı. O arada Sezer ve Baykal ellerini ağızlarına götürüp gülüşüyorlardı. Erdoğan derin bakışlarıyla izlerken, onlar hakkında iyi şeyler düşünmediği kesindi.

Diğer taraftan kıs kıs gülüşmelerin yerini kahkahalar almıştı, o an Sezerle Baykalın attığı kahkahayı tv ekranında izlediğimde üzülmüştüm.
Güldüğünü hiç görmediğim nemrut suratlı somurtkan sezerin ağzı kulaklarına kavuşmuştu, belliki kurgulanan bu oyundan çok zevk almıştı..


Değerli Başbakan o vakur duruşuyla onlara şimdilik elinizden geleni ardınıza koymayın dercesine, günü gelsin işgal ettiğiniz bu yüce makamı sizin gibi sarhoşlardan temizleyeceğim, bir dahada bu tarafa dönüp bakamayacaksınız dediğini duyar gibi olmuştum..

Birde onların o halini biraz tiksinerek, biraz hayret ve ibretle izlediğini yüzünden okumuştum o an..

Tabiiki alaya aldıkları o mücadele adamının, yıkılan tuğlaları tek tek ve sabırla yerine koymanın hesabını yapan iyi bir DAVA adamı olduğundan haberleri dahi yoktu. Göbeğini kaşıyan adama kömürcü mantığıyla tepeden baktıkları için, bir gün nasıl olsa diğerleri gibi onunda defterini dürmenin uygun zamanını bekliyorlardı o kibirli yaratıklar..

Ve.. Zaman durmuyor çok sıkıntılar olsada, geçen sürede büyük kavgalar verilerek ihanetlere rağmen entrikalara ve muhtıra dayatmalarına rağmen yüz yıllık Çankayanın 864 rakımlı kalesi, o sarhoşların işgalinden kurtardı hafife aldıkları o adam..

Orası Evlad-ı Osmaniyenin yüce makamıydı aslına bakarsak..
O makam için ilk önce vatan sevgisi, devlet ciddiyeti ve sağlam irade gerektirir..

Kendi içine kapanmış dar çerçeveden sadece bir kesimin ideolojik hesaplarıyla, iktidar nimetlerini ve makamları her şeye rağmen elde tutmak değildir. Ona umut bağlayan bütün milletini ve Dünya siyasetini gerektiği gibi yöneten Erdoğan gibi lider lazımdı oda oldu çok şükür.

Ve nitekim öyle oldu. kırıldı o kadehler yıkıldı Fravunun, Nemrutun putları. Milletin iradesine uygun gerçek bir temsil makamı oldu orası. Ezanlı, kuranlı ve Namazlı bir Devlet makamı haline geldi.

İnancından dolayı alaya alınan Tayyip Erdoğan o makamda Cuma namazı kıldırıyor ve hutbe irad ediyor.
Allahu ekber nidaları oradan arşa yükseliyor bu güne Elhamdülillah



Erdoğan Çankayada hiç kalmadı. Lâkin orası bu ülkenin en kötü kaderiydi.
Ankara'nın 864 rakımlı tepesindeki Askeri vesayetin hakim olduğu, beyaz adama ait olan Çankaya kalesini sembolik olarak yazmayı uygun buldum.
Bir kesim tebaa hariç, kendi halkına zalim, küresel güçler için köleliğe adanmış, kısır siyasi döngülerin ve kanlı darbelerin planlandığı bir mekândı orası..

Şefik Karakelle


Yorumlar