Seçim fıkraları


Seçmenlerde bir adet vardır, İşleri için başkente geldiklerinde çat kapı, milletvekillerinin evlerine gelirler. Sabah sabah, durmadan birşey isterler. Bir defasında, kontenjandan gelme bir vekilin kapısı sabah karanlığında çalınır. 
Hanımı kapıyı açar. 
Ne var der:  
Beyi görmek istiyoruz derler,
Bey uyuyor: 
O halde uyandırın derler. 
Hayır uyandıramam der eşi.
O halde biz de bir daha oy vermeyiz, o' da milletvekili olamaz derler. 
Kapı ardında bu sözleri duyan milletvekilinin tepesi atar. "Defolun şurdan, der, ben sizin değil İsmet Paşa'nın milletvekiliyim." (Kontenjan)
•••

12 eylül darbesinin bir sebebide seçilemeyen Cumhurbaşkanlığı seçimiydi. O süreçte, çok çok uzlaşma turları atılıyordu. 
Gene malüm konu için Erbakan Demirelin ofisine gidiyor. Daha önceden geçen çok sert geçen tartışmalar neticesinde aralarında kırgınlık var, basın önünde hissettirmiyorlar. Flaşlar patlarken ilk karşılamayı kısa hoşgeldin faslıyla geçiyor. İkili başbaşa kalıyor daha konuya hiç değinmeden rahmetli erbakan diyorki benim uykum var uyuyacağım. Arka odaya geçip orada kestiriyor, sonra geliyor ben çıkıyorum diyor. İkili beraberce basın önüne çıkıyor, sorulan sorulara, görüşmemiz çok olumlu geçti Türkiye büyük bir ÜLKE, bu milleti Cumhurbaşkansız elbette bırakmayacağız. Milletimiz müsterih olsun..
Daha sonra, 115 turda Cumhurbaşkanı seçilemedi, 16. turu Kenan Evren yaptı tanklarla Köşk’e çıktı
•••

Seçim sonuçları belli oldukça genel merkeze telgraf çakıyorlar: Beş sandalye aldık, On sandalye daha aldık. Sonuçları belli oldukça sandalye sayısı da artıyor. Elli aldık, altmış aldık,yüz aldık. Partinin sekreteri sandalyenin milletvekili anlamına geldiğini bilmiyor ve cevap veriyor: "Partiye bu kadar sandalye yeter, biraz da masa alın..."
•••

Sayın aday seçimleri yitirmiş, homurdanıp duruyor: Bir seçmen soruyor, hangi partidensiniz efendim.? "Erkekleri dururken kadınları milletvekili yapan partiden. "
••• 

Leninistler
Rusya'dan kaçıp Türkiye'ye sığınan Yusuf Akçura üniversitede ders verirken dışarıdan büyük gürültüler geliyor. Ne var diye pencereye koşuyorlar. 1946'nın coşkulu mitinglerinden birinin yapıldığını görüyorlar. Gençler ellerinde orak çekiçli bayraklar ellerinde, bağrışıp çağrışıyorlar. 
Hoca bunları görünce hemen oracıkta bayılıyor. Kolanyalar, eterler ayıltıyorlar. Ne oldu hocam diye sorduklarında? 
"Ben Rusya'da bunlardan kaçmıştım, burda da gelip beni buldular."
•••

Antalya'nın bir köyünde aday konuşuyor: Buğday fiatlarına zam yapacağız dediğinde, Yuh... Yuh.. diye sesler yükseliyor. 
Aday: neden yuhalıyorsunuz, biz gerçekten zam yapacağız der. Seçmen: "bizim burası balıkçı köyüdür, buğday da yetişmez, eğer zam yaparsanız, ekmeği pahalı alacağız derler."
•••

Adayın biri Zara yakınlarında Kızılırmak'tan geçerken suya düşmüş. Koşup Parti başkanına haber verirler. 
Başkan, bizim aday mı diye sorar.? 
Bilmiyoruz, adaylardan biri diye cevap alır. 
Tekrar sorar, akıntıya doğru mu gidiyordu, tersine mi? 
Akıntıya doğru efendim. 
Başkan: "o bizim aday olamaz. Bizimki hep tersine giderdi."
•••

Milletvekili olmak için adaylardan diploma istemezler, ama okuma yazma bilmesi şarttır.. 
1957 Seçimlerinde Hürriyet partisi adayına okuma yazma bilmiyor diye itiraz etmişler. 55 yaşındaki adayı sınava çekmişler. Kem küm ettikten sonra sınavı zorla verebilmiş ve milletvekili olmuştu.
•••

Bir partinin genel sekreteri vanda, elindeki kağıda bakarak durmadan konuşuyor: İktidara gelirsek ilk yapacağımız iş vergileri indireceğiz, bazı ürünlerdende tamanen kaldıracağız. Mesela, hayvanlardan hiç vergi almayacağız. Zeytin vergisini tümden kaldıracağız. 
Seçmenler kahkaha ile gülmeye başlamışlar. Gülmeyin, size söz veriyorum zeytin vergisini kaldıracağız der. 
Dinleyenlerden bir ses şöyle der, bizde zeytin de yok zeytin ağacı da. Meğer genel sekreter, ege için hazırladığı konuşmayı yanlışlıkla van'da okumuş.
•••

Seçim çalışması için bir köye giden adayın biri, seçmenlerin isteklerini sorar ve talepleri 
Yenice sigarasının paketine yazar.
Tabiiki seçmenler buna gülüyolar.
Aday neden gülüyorsunuz diye sırar.
Cevap: 
"Bundan dört yıl önce gelen aday da isteklerimizi Yenice paketine yazıp gitmişti. Daha sonra boş paketi köyün çıkışında yol kenarında bulmuştuk derler." 
•••

Bunlar 1950-80'li yllarındaki seçim fıkralarıdır. Bunlara baktığımızda, günümüzün seçim fıkraları daha renkli olduğunu düşünüyorum. Bir gün onlarıda derleyip yayınlamak daha keyifli olacaktır 

Yorumlar